Kökeni Hindistan’a dayanan 5000 yıllık bütüncül tıp sistemi Ayurveda prensibine göre bedenimiz ile doğa bir madalyonun iki yüzü gibidir. Mevsimler değiştikçe doğa nasıl değişiyorsa, bizim de bedensel, zihinsel ve ruhsal ihtiyaçlarımız da aynı şekilde değişiyor. Dolayısıyla, doğayla ne kadar uyumlu olursak beden, zihin ve ruh dengemiz de o denli güçlü olur.
Peki bu uyumu nasıl sağlayacağız? Öncelikle beden ritmimizi doğanın ritmi ile uyumlandırmamız gerekir. Bu ritme ‘sirkadiyen’ ritim denir. ‘Sirkadiyen’ ritim, dünyanın kendi ekseni etrafındaki 24 saatlik yolculuğunda tüm canlılar üzerinde ortaya çıkan biyokimyasal, fizyolojik ve psikolojik davranışları belirler. Kısacası; vücudumuzun biyolojik saatini belirler. Bu ritim bozulduğu zaman stres seviyesi artar ve beraberinde negatif duygu ve düşüncelerin yanı sıra uyku bozuklukları başta olmak üzere bazı hastalıklara davetiye çıkarabilir.
Rutinlerin İyileştirici Gücü
Güne nasıl başlarsak öyle devam eder dolayısıyla sabah rutinleri önemlidir. Basit ama sürekliliği olan rutinler, yeme-içme alışkanlıkları ve yaşam tarzımızdaki ufak değişikler ile daha sağlıklı ve kaliteli bir yaşama sahip olabiliriz.
Örneğin her sabah güne başlarken dişlerimizi fırçalıyoruz. Diş fırçalamanın yanı sıra gece boyunca dilimizin üzerinde biriken toksinlerden arınmak için dil toksin sıyırma ve ağızda yağ çalkalama (oil pulling) işlemleri oldukça önemlidir. Her sabah, gözlerimizi açar açmaz hiç düşünmeden telefonlarımıza sarılıyoruz. Günün koşuşturmasına başlamadan kendimize 5 dakika ayırarak dikkati nefese getiren basit nefes egzersizleri ve kısa bir meditasyon çalışması ile beden ve zihin farkındalığımızı artırmak ve güne çok daha enerjik başlamak kulağına hiç de fena gelmiyor. Tabii ki hepimizin rutinleri, belirli alışkanlıkları var. Önemli olan bu rutinlerin bize iyi gelip gelmediğini fark etmek ve ona göre hareket etmek.
Bünye Tipleri (Doshalar)
Ayurvedik yaşam tarzını benimsemek için ilk önce kendi bedenimizi tanımamız gerekir. Hepimizin doğuştan sahip olduğu bir bünye tipi var, Ayurveda’da buna Doşa denir ve bunlar Vata, Pitta ve Kapha olarak üçe ayrılır. Doşanızı öğrendikten sonra bedeninize uygun alışkanlıklar oluşturmak çok daha kolay olacaktır. Şu an bünye tipinizi bilmiyorsanız da sorun değil çünkü bu yazıdaki amacımız bedenlerimizi sonbahara hazırlamak. Bünye tipimiz ne olursa mevsim geçişlerinde hepimizin bedenini mevsim geçişine hazırlaması gerekir.
Sonbahar – Kış Ayları Vata Sezonu
Yazımızın başında sirkadiyen ritimden kısaca bahsetmiştik. Ayurveda’da sirkadiyen ritimlere göre her mevsimi temsil eden baskın bir dosha yer alır. Havaların serinlemeye başlaması ile Vata sezonuna giriyoruz. Doshanız (bünye tipiniz) ne olursa olsun tüm doshalar ilgili mevsimsel döngülerden etkilenir. Ancak, özellikle Vata doshaya sahipseniz dengesizleşme oranınız çok daha yükselme eğilimde olur. Dolayısıyla bu rutinlere kış boyunca özellikle Vata tipine sahip kişilerin çok daha dikkat etmesi gerekmektedir.
Vata Sezonu Boyunca Ayurvedik Öneriler
Vata doğası gereği serin, hafif, kuru ve değişkendir. Bu özellikleri dengelemek gerekir. Bu demek oluyor ki sıcak, ağır ve yağlı nitelikteki gıdalar tercih edilmelidir.
Tatlı, ekşi ve tuzlu tatları tercih edebilirsiniz.
Çorba ve sulu yemekler ile midenizi ısıtabilirsiniz.
Sade yağ (ghee) kullanmaktan çekinmeyin.
Her öğün sıcak ve pişmiş yemekler tüketmeye özen gösterin.
En büyük öğününüz öğle yemeği (12.00-14.00) olmasına özen gösterin.
Kimyon, kişniş, rezene gibi sindirimi destekleyen baharatlar tüketin.
Sıcak bir ortamda, yavaş hareketler ile, eşit nefes alışveriş ile farkındalığı ile egzersizleri tercih edin
Enerjinizi yavaş ve kontrollü kullanmaya özen gösterin.
Bedeninizin sesini dinleyin.
Comments